Marvel Filmlerindeki Çoklu Evren Kavramı Gerçekten Var mı? Ve Ne Kadarı Doğru Yansıtılıyor?
İster yeni bir kötü adama ister eski bir Örümcek Adam’a ihtiyacınız olsun, “çoklu evren” kelimesini kullanırsanız bilimkurgu filminiz bilimsel olarak daha saygın görünecektir. Marvel çoklu evreni, evrenimizin farklı versiyonlarını “dışarıda” bir yere koyuyor. Bu filmlerde teknoloji, sihir ve hayal gücünün doğru karışımıyla bu evrenler arasında yolculuk yapmak mümkün.
Örneğin (spoiler!), “Spider-Man: No Way Home”da, bazılarının kendi yerel Örümcek Adamlarına sahip olan başka evrenler ve başka Dünyalar olduğunu keşfediyoruz. Filmin evreninde sihir mümkündür.
Bu sihir, süper kahraman Dr. Strange’in yanlış ateşleme büyüsü sayesinde, diğer bazı Örümcek Adamların birkaç süper kötüyle birlikte evrenimize taşınmasına neden oluyor.
“Doctor Strange in the Multiverse of Madness”taki (Çoklu Evrenler çılgınlığında Dr Strange) (bu hafta sinemalarda), evrendeki evren soytarılığı “gerçekliğe saygısızlık” tehdidinde bulunuyor.
Peki, Marvel bu fikirlerden hangilerini bilimden ödünç aldı ve hangileri tamamen kurgu?
Çoklu evren : Gerçekten büyük bir evren
Başka Dünyalar olabilir mi? Bizimkine benzeyen bir gezegende bize çok benzeyen başka insanlar olabilir mi? Bilimsel olarak mümkün, çünkü evrenimizin gerçekte ne kadar büyük olduğunu bilmiyoruz.
Uzayda milyarlarca ışıkyılı görebiliriz, ancak orada görebildiğimizin ötesinde ne kadar uzay olduğunu bilmiyoruz.
Dışarıda galaksiler, yıldızlar ve gezegenlerle dolu daha fazla alan varsa, o zaman Başka Bir Dünya’nın bir yerde var olma şansı giderek artıyor. Yeterli alan ve yeterli gezegenle, herhangi bir olasılık olası hale gelir.
Marvel çoklu evreninin kurgusu, diğer dünyalar arasında seyahat etme yeteneğinden kaynaklanmaktadır. Dr Strange’in bunun için sihir kullanmasının iyi bir nedeni var.
Albert Einstein’a göre uzayda ışıktan daha hızlı seyahat edemeyiz. Ve evrende dolaşmanın daha egzotik yolları bilimsel olarak mümkün olsa da – örneğin solucan delikleri – onları nasıl oluşturacağımızı bilmiyoruz, evren onları doğal olarak oluşturmuyor gibi görünüyor ve bizi boş uzayın rastgele bir parçasından ziyade Başka Bir Dünya’ya bağlayacaklarını düşünmek için hiçbir sebep yok.
Yani, neredeyse kesinlikle, eğer Başka Bir Dünya oralarda bir yerdeyse, bir astronom için bile hayal edilemeyecek kadar uzaktadır.
Marvel çoklu evreni vahşi görünebilir, ancak bilimsel bir bakış açısıyla aslında çok uysal. Çok normal. Çok tanıdık. İşte nedeni.
Evrenimizin temel yapı taşları – protonlar ve nötronlar (ve onların kuarkları), elektronlar, ışık vb. – insan yaşamı gibi şaşırtıcı şeyler yapabilirler. Vücudunuz şaşırtıcı: enerji toplama, bilgi işleme, mini makine yapımı, kendi kendini onarma yetilerine sahip.
Fizikçiler, evrenimizin yapı taşlarının yaşam formlarını oluşturma yeteneğinin son derece nadir olduğunu keşfettiler. Sadece herhangi bir eski yapı taşı bunu yapmaz.
Elektronlar çok ağır olsaydı ya da atom çekirdeklerini bir arada tutan kuvvet çok zayıf olsaydı, evrendeki maddeler, bırakın canlı bir hücre kadar harika bir şey yapmayı, birbirine yapışmazdı bile. Ya da gerçekten, canlı denebilecek herhangi bir şeyi.
Evrenimiz doğru içerik karışımını nasıl elde etti? Belki de kozmik piyangoyu kazandık. Belki de teleskoplarımızın görebildiğinden çok daha büyük ölçeklerde, evrenin diğer kısımlarının farklı yapı taşları vardır.
Evrenimiz, biletleri kaybeden çoklu evrenler arasındaki seçeneklerden sadece biri – özellikle şanslı olanı.
Bu bilimsel çoklu evrendir: sadece evrenimizin daha fazlası değil, farklı temel bileşenlere sahip evrenler. Çoğu öldü, ama çok nadiren, yaşam formları için doğru kombinasyon ortaya çıkıyor.
Buna karşılık Marvel çoklu evreni, evrenimizin tanıdık atomlarını ve kuvvetlerini (artı biraz sihir) yeniden düzenler. Bu yeterli değil.
Kozmik enflasyon ve Büyük Patlama
Geçmişte evrenimiz nasıldı? Kanıtlar, evrenin daha sıcak, daha yoğun ve daha pürüzsüz olduğunu gösteriyor. Buna Big Bang Teorisi denir.
Ama Büyük Patlama var mıydı? Evrenin sonsuz derecede sıcak, sonsuz yoğun ve tek bir noktada tutulduğu bir an var mıydı? Belki. Ama emin değiliz, bu yüzden bilim adamları bir sürü başka seçeneği araştırdı.
Kozmik enflasyon adı verilen bir fikir, evrenin bir saniyenin ilk kesirinde son derece hızlı bir şekilde genişlediğini söylüyor. Eğer doğruysa, evrenimizin neden bu şekilde genişlediğiyle ilgili birkaç şeyi açıklayacaktır.
Ancak, bir evrenin bu kadar hızlı genişlemesini nasıl sağlıyorsunuz? Cevap, yeni bir enerji alanı türüdür. Evrenin ilk anlarını kontrol eder, hızlı bir genişlemeye neden olur ve ardından dizginleri daha tanıdık madde ve enerji biçimlerine verir: protonlar, nötronlar, elektronlar, ışık, vb.
Kozmik enflasyon çoklu evrenler yaratabilir. Nasıl mı? Bu fikre göre, uzayın çoğu genişliyor, şişiyor, boyutu anbean iki katına çıkıyor. Küçük adacıklarda kendiliğinden ve rastgele olarak, yeni enerji alanı enerjisini olağanüstü yüksek enerjilerle sıradan maddeye dönüştürerek, şuanda Büyük Patlama olarak gördüğümüz şeyi serbest bırakır.
Bu yüksek enerjiler karışıp, maddenin temel özelliklerini sıfırlarsa, her ada farklı özelliklere sahip yeni bir evren olarak düşünülebilir. Böylece çoklu evren yaptık.
Peki Çoklu Evren var mı?
Bilimsel yöntemin döngüsünde, çoklu evren bir keşif aşamasındadır. Eğer doğruysa, birkaç şeyi açıklayabilecek bir fikrimiz var. Bu, onu dikkatimize değer kılıyor, ancak henüz tam olarak bilim değil. Daha doğrudan, daha belirleyici kanıtlar bulmamız gerekiyor.
Çoklu evren üreticisinin sonucunda arta kalan bir şey yardımcı olabilir. Çoklu evren fikri, piyango biletimizdeki kazanan numaraları da tahmin edebilir.
Ancak, Dr. Strange’in açıkladığı gibi, “Çoklu evren, hakkında ürkütücü derecede az şey bildiğimiz bir kavramdır.”
Kaynak: phys.org
Marvel Filmlerindeki Çoklu Evren Kavramı Gerçekten Var mı? Ve Ne Kadarı Doğru Yansıtılıyor?