Neden Evrenin Merkezi Yok
Kozmosumuzda, söyleyebileceğimiz kadarıyla özel bir yer yoktur.
Yaklaşık 14 milyar yıl önce, bildiğimiz her şey Büyük Patlama ile başladı. Ancak yaygın bir yanılgı, onu bir patlama olarak tasavvur etmektir. Gerçek olay hiçbir şeye patlamadı; Evren başladığında uzay ve zaman yaratıldı. Onu bir patlama olarak hayal etmek, bunun tek bir noktada başladığını da düşündürüyor-ama durum böyle değil.
Büyük Patlama her yerde oldu. Sağ elinde ve sol elinde. Kuzey Carolina’nın Whynot kasabasında ve Andromeda Galaksisinde. Gökbilimciler her yeri söylediklerinde gerçekten her yeri kastediyorlar; çünkü başladığı tek bir nokta yoktu, evrendeki tüm mesafeler sıfırdı, bu yüzden evrendeki her nokta etkili bir şekilde aynı yerdeydi: her yerde.
Evrenin bir merkezi var mı?
Kısa cevap hayır. Daha uzun cevap aşağıdaki gibidir.
Görünür evren yaklaşık 94 milyar ışık yılı genişliğindedir. Görebildiğimiz her şey bu. Bunu düşünürsek, onun merkezindeyiz. Sonuçta görünen evrendir. Gördüğümüz şeyin kozmologlar tarafından tanımlanan çok önemli iki özelliği var: izotropik ve tekdüze. İzotropik, hangi yöne bakarsanız bakın aynı göründüğü anlamına gelir ve tekdüze, en büyük ölçekte her yerde aynı olduğu anlamına gelir.
Bu gerçekler bizi görebildiğimiz evrenden çok daha büyük olan bir bütün olarak evren hakkında biraz bilgilendirir. Henüz ne kadar büyük olduğunu veya tüm evrenin neye benzediğini bilmiyoruz, bu yüzden evrendeki parçamız özel olabilir veya bütünün temsilcisi olabilir.
Sonsuza ve ötesine
Başa çıkılması en kolay senaryo, evrenin sonsuz olmasıdır. Sonsuz olan bir şeyin merkezi yoktur. Şimdi, küçük maymun beyinlerimiz sonsuzluk kavramını görselleştirmek için evrimleşmedi, ancak bir şey sonsuza dek devam ederse, özel bir orta nokta olmadığını düşünebiliriz.
Bununla birlikte, kozmosun sonsuza dek devam ettiği kesin değildir, sonlu olabilir. Dünyayla ilgili deneyimlerimiz bize şunu söylüyor:
Bu konu hem çok ilginç hem de çok karmaşıktır, bu yüzden size basit ve anlaşılır bir şekilde açıklamaya çalışacağım.
Öncelikle, evren nedir? Evren, içinde yaşadığımız ve gözlemleyebildiğimiz tüm madde ve enerjinin oluşturduğu devasa bir sistemdir. Evrenin ne kadar büyük olduğunu tam olarak bilmiyoruz, ama bildiğimiz kadarıyla çok ama çok büyük! Hatta belki de sonsuzdur!
Peki ya evrenin merkezi? Evrenin merkezi diye bir şey var mı? Bu sorunun cevabını bulmak için önce evrenin nasıl başladığına bakmamız gerekiyor.
Evrenin başlangıcı: Büyük Patlama
Evrenin nasıl başladığına dair en yaygın kabul gören teori Büyük Patlama teorisidir. Bu teoriye göre yaklaşık 14 milyar yıl önce evren çok küçük, sıcak ve yoğun bir noktadan oluşuyordu. Bu nokta birdenbire genişlemeye başladı ve böylece uzay ve zaman ortaya çıktı.
Burada dikkat etmemiz gereken önemli bir nokta var: Büyük Patlama aslında bir patlama değildi! Yani bu nokta hiçbir şeye patlamadı; sadece genişledi. Ayrıca bu nokta tek bir yerde değildi; her yerdeydi! Nasıl mı?
Bunu anlamak için şöyle düşünelim: Bir balonun üzerine noktalar çizelim ve sonra balonu şişirelim. Balon şiştikçe noktalar da uzaklaşırlar. Şimdi balonun içine girip noktalara baktığımızda ne görürüz? Noktaların hepsi aynı anda genişliyor gibi görünürler! Yani balonun merkezinden değil de kendi merkezlerinden genişliyorlarmış gibi!
İşte evren de böyle genişliyor! Evrendeki her nokta kendi merkezinden genişliyor ve böylece uzay genişliyor. Bu yüzden evrende tek bir merkez yoktur; her yer merkezdir!
Evrenin şekli nedir?
Peki ya evrenin şekli? Evren düz müdür? Küre midir? Yoksa başka bir şekil midir?
Bu sorunun cevabını vermek için önce evrenin geometrisini anlamamız gerekiyor. Geometri dediğimiz şey uzayın nasıl eğildiği veya büküldüğüdür.
Uzayın eğilmesinin nedeni ise kütleçekimsel kuvvettir. Kütleçekimi dediğimiz şey madde arasındaki çekim kuvvetidir. Kütleçekimi ne kadar güçlüyse uzay da o kadar eğilir.
Örneğin Dünya’nın kütleçekimi güneşten daha zayıftır, bu yüzden Dünya’nın etrafındaki uzay daha az eğilir. Güneş’in kütleçekimi ise çok daha güçlüdür, bu yüzden güneşin etrafındaki uzay daha fazla eğilir.
Evrende ise çok fazla madde vardır ve bunların hepsi kütleçekimi yaratır. Bu da demektir ki uzay sürekli olarak eğilir ve bükülür.
Şimdi gelelim geometriye: Uzayın eğilmesinin üç farklı şekilde olabileceği söylenir:
1) Pozitif geometri: Uzay fazla eğilirse küresel bir şekil alır. Bu durumda evren sonlu ve kapalıdır; yani başladığı yere geri döner.
2) Negatif geometri: Uzay az eğilirse hiperbolik (at nalına benzeyen) bir şekil alır. Bu durumda evren sonsuz ve açıktır; yani hiçbir yere geri dönmez.
3) Sıfır geometri: Uzay hiç eğilmezse düz bir şekil alır. Bu durumda da evren sonsuz ve açıktır; yani hiçbir yere geri dönmez.
Peki biz hangisinde yaşıyoruz? Şimdilik bunu tam olarak bilmiyoruz ama elimizdeki veriler sıfır geometriye işaret ediyor; yani düz bir evrene.
Bu da demektir ki evren sonsuzdur ve hiçbir kenarı veya merkezi yoktur!
Bir şeyin bir merkezi olması için sonlu bir boyutta olması gerekir. Örneğin, bir küp veya bir küre düşünebiliriz. Bu şekillerin her ikisinin de ortasında bir nokta vardır. Bu nokta, şeklin merkezi olarak tanımlanabilir. Ancak evren sonlu bir boyutta mıdır? Eğer öyleyse, evrenin merkezi nerededir?
Neden Evrenin Merkezi Yok
Evrenin sonlu veya sonsuz olduğunu bilmek için evrenin geometrisini anlamamız gerekir. Geometri, uzayın şeklini ve özelliklerini inceleyen matematik dalıdır. Bizim en aşina olduğumuz geometri, düz geometridir. Düz geometride, iki paralel çizgi sonsuza kadar uzar ve asla kesişmez. Ayrıca, düz geometride, bir çemberin çevresinin çapına oranı olan pi sayısı sabittir.
Ancak evren düz değildir. Evreni oluşturan uzay-zaman sürekliliği, kütleçekim kuvveti nedeniyle eğrilir. Eğrilik, uzayın farklı bölgelerinde farklı ölçümlere yol açar. Örneğin, eğriliğin yüksek olduğu yerlerde zaman daha yavaş akar ve ışık yön değiştirir. Eğriliğin düşük olduğu yerlerde ise zaman daha hızlı akar ve ışık doğrusal olarak ilerler.
Eğriliğin etkisiyle evrenin geometrisi de değişir. Evrenin geometrisi üç türe ayrılabilir: düz, pozitif eğrili ve negatif eğrili. Düz geometride, evren sonsuzdur ve paralel çizgiler asla kesişmez. Pozitif eğrili geometride, evren sonludur ve paralel çizgiler bir noktada kesişir. Negatif eğrili geometride ise evren sonsuzdur ve paralel çizgiler birbirinden uzaklaşır.
Evrenin hangi geometriye sahip olduğunu belirlemek için evrenin kritik yoğunluğuna bakmamız gerekir. Kritik yoğunluk, evrenin genişlemesini durduracak kadar kütleçekime sahip olan yoğunluktur. Eğer evrenin yoğunluğu kritik yoğunluktan büyükse, evren pozitif eğrili bir geometriye sahiptir ve sonludur. Eğer evrenin yoğunluğu kritik yoğunluktan küçükse, evren negatif eğrili bir geometriye sahiptir ve sonsuzdur. Eğer evrenin yoğunluğu kritik yoğunluğa eşitse, evren düz bir geometriye sahiptir ve sonsuzdur.
Gözlemlerimize göre, evrenin yoğunluğu kritik yoğunluğa çok yakındır. Bu da evrenin neredeyse düz bir geometriye sahip olduğunu gösterir. Ancak bu kesin değildir. Evrenin farklı bölgelerinde farklı yoğunluklar olabilir. Ayrıca evrenin içindeki madde ve enerji dağılımı da zamanla değişebilir.
Bu nedenle, evrenin sonlu veya sonsuz olduğunu kesin olarak söylemek mümkün değildir. Eğer sonluysa, merkezin nerede olduğunu bulmak için uzayın dışına çıkmamız gerekir. Ancak bu da mümkün değildir. Çünkü uzayın dışında ne olduğunu bilmiyoruz.
Bazı fizikçiler, evrenimizin dışında başka evrenler olabileceği fikrini öne sürerler. Bu fikre göre, bizim yaşadığımız evren çok sayıda paralel evrenden sadece biridir. Bu paralel evrenler arasında farklı fizik kuralları geçerli olabilir. Bu fikrin kanıtlanması veya çürütülmesi çok zordur.
Sonuç olarak, evrenin bir merkezi var mı sorusuna net bir cevap veremeyiz. Evren çok karmaşık ve gizemli bir yapıdır. Belki de bu soruyu sormak yerine, evrene hayranlık duymak daha iyidir.
Derleyen: Figen BERBER
Kaynak:Neden Evrenin Merkezi Yok
Evren Kuantum Dalgalanması mıdır?
Neden Evrenin Merkezi Yok
One thought on “Neden Evrenin Merkezi Yok”
Geri bildirim: Kuantum Hiçliği Evreni Doğurmuş Olabilir