Ay Yeniden Gezen Olarak Sınıflandırılacak mı?

Sunday Online Times 19 Şubat’ta, “Ay, bir gezegen olarak yerini almaya başladı.” dedi. Bir gezegeni neyin oluşturduğunu belirlemede kullanılan kriterlerin revizyona ihtiyacı olduğunu öne süren bir jeofizik bakış açısına göre gezegen tanımı şöyle, “Güneş sistemindeki Ay, Plüton ve diğer bazı gök cisimleri gezegen tanımına yükseltilmelidir.”

Planetary and Lunar Science’da yayınlanan bir makale, Alan Stern’in de bulunduğu bir ekiple beraber yazıldı. Stern, Temmuz 2015’te Plüton’un muhteşem uçuşunu yapan NASA New Horizons (Yeni Ufuklar) ile ünlüdür. Makale biraz teknik boyutta fakat temelde bir cismin jeofiziğinin sadece Güneş’in etrafında dönüp dönmediği ile ilgili olmadığını bir gezegen olup olmadığının da belirlemesi gerektiğini savunuyor.

2006 yılında Uluslararası Astronomi Birliği [IAU], Plüton’un bir gezegen olmadığını kabul etmişti. Soruşturma hedefe ulaştığında Plüton sadece cüce gezegen vasfına indirildi. Makalede Stern en çok şu soru ile karşılaştığını söylüyor, “Neden gezegen olmayan bir cisme Horizons’u gönderdiniz?”.

Geçmişten Dersler

Dünya’nın uydusu Ay’ın bir gezegen olabileceği fikri gerçekten şok ediciydi. Fakat eski Yunan ve Orta Çağ gökbilimcileri ayın bir gezegen olduğunu varsayıyorlardı.

Eski gözlemciler, yıldızların geceleri göreceli konumlarını koruduğunu biliyordu. Bu bilimciler Leo veya İkizler gibi takımyıldızlarını aslına uygun olarak gözlemlediler. Zamanla gökyüzünde batıdan doğuya doğru dolaşan yedi göksel cismi yerlerini yavaşça değiştirdiler. Bunlardan en önemlisi Güneş oldu. Zodyak’tan geçen 12 işaret, astronomların ekliptik dediği daireyi işaret ediyordu. Satürn her 30 yılda, Jüpiter her 12 yılda ve Mars ise her 2 yılda bir düzlemi dolaşırken Güneş bir yıl içinde yörüngedeydi (Tabii ki Dünya’yı da söyleyebiliriz.). Ay ise bunu bir ay içerisinde yapmıştı. Aslında, gezegen kelimesi “gezgin” anlamına gelen Yunan πλανήτης (Latince planeta) kelimesinden gelir.


Dünya ve Güneş ekliptik.animasyonu

Ay her zaman ilgi görmüştür. Yakınlığı onu görünür özelliklere sahip tek “gezegen” yaptı. Ayın adamı Aristoteles (M.Ö. 384-322), Ay’ın fiziği hakkında birçok soru sordu, “Neden hep Ay’ın aynı yüzü görüyoruz ve onun arka tarafını görmüyoruz?”. Gökbilimciler bu durumu gezegenler ve büyük uydular arasındaki yerçekimi kuvvetinin bir sonucu olarak açıklıyor ve bunu “gelgit kilitlemesi” olarak adlandırıyor.

Aristoteles ise Ay ile ilgili farklı bir sonuç çıkardı. Aristoteles Ay’ın, kendiliğinden dönme veya hareket etme kabiliyetinin olmadığını düşünüyordu. Aynı şeyin tüm gezegenler için de geçerli olduğunu varsayıyordu. Gezegenler ve Ay’ın hareket ettiğini, çünkü bir daire içinde taşındıklarını söyledi. Bu, gezegenlerin ve yıldızların göksel küreler yuvası tarafından döndürülmüş olan ayrıntılı Orta Çağ kozmolojisinin kaynağı idi. Ay, düzenli olarak burada sıkışmış olsaydı astronomi farklı bir yol almış olurdu.

2. Görselin açıklaması Portekizli kozmograf ve haritacı Bartolomeu Velho’nun Batlamyus’a ait yer küresel sisteminin bir illüstrasyonu, 1568.

Öncülerimizin, Ay’ı diğer gezegenlere dahil etmek için yeterli nedeni var mıydı? Sanırız ki vardı ama aslında bunun nedeni, garip bir gökbilimsel tesadüftü. Neredeyse tüm büyük aylar, ana gezegeninin ekvatoral düzleminde veya yakınında yörüngede dolaşır. Ancak ayımız 28 dereceye kadar eğilmemektedir. Bununla birlikte, Dünya’nın ekvator düzlemi ekliptike göre 23.5 açı ile eğimlidir. Bu olağandışı koşulların birleşimi, Ay’ın ekliptik düzleminde hareket ettiği ve bunun asla 5 derece üstünde veya altında olmadığı anlamına gelir. Bu gözlemle birlikte eski gökbilimciler Ay’ı tipik bir gezegen olarak görmemiş olabilirler.

Duraksamanın Kararsızlığı mı?

1543’te yayınlanan Copernicus’in Güneş merkezli gökbilimi anlayışı ile Ay tipik bir gezegen olmaktan çıktı. Copernicus, feci şekilde eleştirildi ve yörüngenin Güneş değil, Dünya üzerinde merkezlendiği belirtildi. Zamanla birlikte artık dünyalardaki “uydular” hizmetkar olarak görülmeye başlanmıştı. Ancak bilim dünyasında bir statü kaybı daha oldu. Galileo teleskopunu 1610’da Jüpiter’e çevirdiğinde dört uydulu bir gezegen keşfetti. Luna için kötü haberler varken Kopernikçiler için güzel haberler çıkmaya başlamıştı. Artık uydu değildi ama uyduları, bugün hızla artan 182 uydunun arasına dahil edildi.

Galileo’nun Ay eskizleri.

Görünüşe göre, Güneş’in altında yeni bir şey yok. Galileo’nun zamanında Ay, toprak ve denizler gibi doğru, mükemmel, harika bir yer olduğu konusunda ısrar eden ve eski astronomlar gibi gören yeni evren bilimciler arasında tartışma konusu oldu.

Alan Stern, yeni bir gezegen tanımıyla bu savaşı yeniliyor. Stern’in yazısına göre, “Gökbilimciler IAU tanımını mükemmel bir şekilde kullanabilir. Fakat jeofiziksel tanımımız gezegenlerin yerbilimi uygulayıcıları, eğitimcileri ve öğrencileri için daha yararlı olabilir.”. Stern’in 2015’te belirttiği gibi, “”Neden bu konu uzaman bilim insanları yerine gökbilimcileri dinliyorsunuz? Ayın bir gezegen haline gelmesi gerektiğini biliyor ya da bildiklerini düşünüyorlar. Bunun gerçek olup olmayacağına kara verecek olanUluslararası Astronomi Birliği’dir.

Kaynak: https://theconversation.com/study-suggests-we-reclassify-the-moon-as-a-planet-reopening-a-centuries-old-debate-73575

Çeviri: Tuğba Aydın

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Çok Okunan Yazılar