Bağışıklık Sistemlerimiz Hâlâ Kara Ölümün Peşinde

Bağışıklık Sistemlerimiz

Bağışıklık Sistemlerimiz Hâlâ Kara Ölümün Peşinde

Kara Ölüm, 14. yüzyılda Avrupa’nın yüzde 50’sini öldürdü ve insanların bağışıklık sistemleri üzerinde büyük bir etki bıraktı.

Kayıtlı tarihin en büyük ölüm olayı olan Kara Ölüm, bağışıklık sistemimizi kodlayan genlerin oluşumu üzerinde büyük bir etki bıraktı. Yüzyıllar sonra, Kara Ölüm’den kurtulmayla ilgili bazı genetik varyantlar, insanların hastalık ve sağlık riskini etkilemeye devam ediyor.

Yeni bir çalışmada, uluslararası bir bilim adamları ekibi, Londra ve Danimarka’daki Kara Ölüm salgınlarından önce, sırasında veya kısa bir süre sonra ölen insanlardan alınan 500’den fazla antik DNA örneğini analiz etti.

Yersinia pestis bakterisinin neden olduğu Kara Ölüm, MÖ 1346-52 yılları arasında Batı Avrasya ve Kuzey Afrika’yı harap eden, korkunç bir hıyarcıklı veba salgınıydı. Yüz milyonlarca insan öldü, özellikle de nüfusun yüzde 50’sinin yok olabileceği Avrupa’da.

Bu son çalışmada, araştırmacılar, yıkıcı hastalık salgını sırasında kimin yaşadığını ve kimin öldüğünü belirlemede genetiğin önemli bir rol oynadığını keşfetti. Hem Londra’da hem de Danimarka’da bulunan cesetler arasında, Y. pestis’e karşı koruma sağlayan veya duyarlılığı artıran dört genetik varyant buldular.

En önemlisi, ERAP2 olarak bilinen tek bir gendi. İşlevsel ERAP2’nin bağışıklık sisteminin bir enfeksiyonun varlığını tanımasına yardımcı olması nedeniyle, belirli bir genin iki özdeş kopyasına sahip kişilerin vebadan kurtulma olasılığının, olmayanlara göre yüzde 40’ın üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.

Bu nedenle, bu vahşi pandeminin, insan bağışıklık sisteminin gelecekteki evrimine rehberlik eden güçlü bir seçici baskı görevi gördüğü açıktır.

Üniversitede Genetik Tıp bölümünde araştırma yazarı ve profesör olan Luis Barreiro, “Seçilen lokuslarla ilişkili seçici avantaj, tek bir patojenin bağışıklık sisteminin evrimi üzerinde nasıl bu kadar güçlü bir etkiye sahip olabileceğini gösteren, insanlarda şimdiye kadar bildirilen en güçlüler arasındadır.”

An arcaheologhical dig showing plague pits, multiple excavated graves, right next to a busy road in London

Modern popülasyonlarda bile, aynı gen varyantı hala bağışıklık sistemimiz üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir ve Crohn hastalığı gibi otoimmün hastalıklara karşı artan duyarlılıkla bağlantılı görünmektedir. Aşırı yüklü bir bağışıklık sistemi Kara Ölüm’den kurtulmanıza yardımcı olmuş olsa da, vücudun bağışıklık sisteminin yanlışlıkla kendi sağlıklı hücrelerine saldırdığı otoimmün hastalık söz konusu olduğunda kendi sorunlarına neden olabilir gibi görünüyor.

Çalışma yazarları, çalışmalarının, hastalık durdurulduktan, kontrol altına alındıktan veya ortadan kaldırıldıktan çok sonra, geçmiş pandemilerin insanların sağlığını nasıl şekillendirmeye devam ettiğini vurguladığını söylüyor.

McMaster Üniversitesi Antropoloji Profesörü ve çalışmanın kıdemli yazarı Hendrik Poinar, “Kara Ölüm gibi hastalıklar ve salgınlar, tespit edilecek arkeoloji projeleri gibi genomlarımız üzerinde etkiler bırakıyor” dedi.

“Bu, pandemilerin genomlarımızı nasıl değiştirebildiğine, ancak modern popülasyonlarda nasıl fark edilmediğine ilk bakış. Bu genler, dengeli seçilim altındadır – yüzlerce yıllık veba salgınları sırasında muazzam koruma sağlayan şeyin, şimdi otoimmün ile ilgili olduğu ortaya çıktı. Hiperaktif bir bağışıklık sistemi geçmişte harika olabilirdi ama bugün çevrede o kadar yardımcı olmayabilir.”

Yeni çalışma Nature dergisinde yayınlandı.

Kaynak: https://www.iflscience.com/

Derleyen: Figen Berber

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Çok Okunan Yazılar