Uzun Zamandır Kayıp Olan Aztek Şehri Tenochtitlan 3 Boyutlu Olarak Yeniden Canlandırıldı
Uzmanlardan oluşan bir ekip, 16. Yüzyılda İspanyollar tarafından işgal edilene kadar genişleyen Aztek İmparatorluğunun merkezi olan Aztek başkenti Tenochtitlan’ı çarpıcı ayrıntılarla yeniden yarattı. Yüzlerce yıl sonra ilk kez, bu inanılmaz şehrin yıkılmadan önce neye benzediğini görebiliyoruz.
“Tenochtitlan’ın Bir Portresi” adı verilen 3D rekonstrüksiyonu oluşturma projesi Hollanda doğumlu teknik sanatçı Thomas Kole tarafından yürütüldü. Kole ve ekibi Blender, Gimp ve Darktable gibi açık kaynak yazılımları kullanarak proje üzerinde 1,5 yıl çalıştılar. Görüntüler inanılmaz güzellikte ve Aztek kentini zirvede gösteriyor ve çevresindeki ortamda nasıl konumlandığını görmemizi sağlıyor.
Aztek İmparatorluğu’nun başkenti
Tenochtitlan’ın tam olarak ne zaman kurulduğu belli değildir, ancak büyük ölçüde MS 1325 civarında olduğu kabul edilmektedir. Şehir, Texcoco Gölü’nün suları içinde yer alan iki ada üzerine kurulmuştur.
Efsaneye göre Aztekler ya da Meksikalılar, bir kaktüsün üzerine tünemiş bir kartalın yılanla beslendiğini gördükten sonra bu yeri seçmişlerdir. Bu önemsiz bir gösteri değildi, çünkü tanrıları Huitzilopochtli (güneş ve savaş tanrısı) onlara şehirlerini bu ilahi işareti gördükleri yere inşa etmelerini söylemişti.
Şehir, bin yıl önce Orta Meksika’nın dağlık bölgelerinde kurulmuş olan Teotihuacan antik kentinden esinlenerek ızgara bir ağ üzerinde tasarlanmıştır.
Suda yaşayan bir yer olması nedeniyle şehir, insanların kanolarla hem şehir içinde hem de çevredeki kıyı şeridinde bulunan daha küçük yerleşim yerlerine seyahat edebilmelerini sağlayan cadde ve kanalların bir karışımıyla birbirine bağlanmıştır. Şehre yaya olarak girip çıkan insanlar, bunu şehri dış dünyaya bağlayan üç geçit üzerinden yapabiliyordu.
Tenochtitlan’ın merkezinde, tüm Aztek İmparatorluğu için dini merkez üssü olarak hizmet veren büyük Kutsal Bölgesi vardı. Burası Huitzilopochtli tapınağının yanı sıra yağmur tanrısı Tlaloc’a ait bir tapınağın da bulunduğu yerdi. Bu prestijli bölge aynı zamanda zengin bir şekilde dekore edilmiş bir saray ve bitişik bahçeler, büyük kuş kafesleri ve hayvanat bahçelerini içeren yönetici seçkinlerin – kralların ve soyluların – yeriydi.
Halk ise calpulli adı verilen ve her birinin kendine ait küçük pazarları ve tapınakları olan mahallelerde yaşıyordu. Burada yaşayanlar genellikle çiftçiler, zanaatkârlar -dokumacılar, heykeltıraşlar ve çömlekçiler- ve askerlerdi.
Bir imparatorluğun sonu
Şehir, varlığı boyunca dünyanın en büyük şehirleri arasında yer aldı ve 16. yüzyılın başlarında sınırları içinde yaklaşık 200.000 kişi yaşıyordu. Fethedilen diğer bölgelerin ödediği haraçlardan faydalandığı için hem siyasi hem de ekonomik gücün merkeziydi.
Ancak 1519’da İspanyollar geldiğinde işler hızla değişti. Fetihçiler, daha önce haraç ödeyen şehir devletleri olan yerli kabilelerden oluşan bir ittifakla birlikte 1521 yılında 93 gün süren bir kuşatmayla şehri kuşattı. Aynı yılın 13 Ağustos’unda Meksikalılar teslim oldu ve Orta Meksika’da İspanyol egemenliği dönemi başladı.
Avrupalıların bölgeye gelmesiyle birlikte, şehir sakinleri doğal bağışıklıkları olmayan salgın hastalıklara hızla yenik düştü. İspanyollarla temasın ardından hızla yayılan çiçek hastalığı nedeniyle bölgenin yaklaşık yüzde 50’sinin öldüğü tahmin edilmektedir.
Bugün Tenochtitlan’dan geriye kalanlar Mexico City tarafından örtülmüş durumda, ancak Kole’nin projesi Tenochtitlan’ın yeniden yaşamasına olanak sağlıyor.
Heritage Daily’ye verdiği demeçte “Eski Aztek -ya da Meksika- başkenti Tenochtitlan’dan geriye pek bir şey kalmadı” dedi. “Göl yatağından elle yükseltilen bu şehir neye benziyordu? Tarihi ve arkeolojik kaynakları ve pek çok kişinin uzmanlığını kullanarak bu ikonik şehri aslına sadık kalarak canlandırmaya çalıştım.”
Kaynak:https://www.iflscience.com/
Derleyen: Figen Berber
Aztek Güneş Taşına Göre Dünya Nasıl ve Ne Zaman Sona Erecek?