Evren Neden Transparandır?University of California’dan (Riverside) Yardımcı Doçent Naveen Reddy öncülüğünde gerçekleştirilen çalışmaların ardından üst üste yayımlanan iki makalede, evrenin transparan olmasına yetecek kadar enerjiyi niçin barındırdığı açıklanıyor.
Araştırma; galaksiler arası gaz içeriğinin yıldızlararası toz miktarı ile nasıl ölçeklendirildiğini açıklamaya çalışan ilk niceliksel çalışma olarak ön plana çıkıyor.
Yapılan analizler galaksilerdeki gazın homojen bir biçimde dağılmamış olduğunu; galaksinin bazı kısımları çok az gaz içerir ve kolay şekilde görülebilirken, bazı kısımları ise iyonize edici radyasyona karşı (gazları iyonize ederek radyasyon veya ışık saçılımı yapmalarına ve görülebilir olmalarına sebep olan enerji) opak olacak kadar yoğun miktarda gaz içerebiliyor.
The Astrophysical Journal‘de yayımlanan çalışmada hidrojen iyonizasyonunun galaksilerin gelişmesi ve evrilmesindeki rolü sebebiyle son derece büyük bir öneme sahip olduğu belirtildi. Bu nedenden dolayı araştırmada, farklı astrofiziksel enerji kaynaklarının, – yıldızlar, kara delikler- evrendeki iyonlayıcı radyasyon bütçesine ne kadarlık katkıda bulunduğuna odaklanıldı.
Birçok araştıma, sönmüş galaksilerin erken evrendeki gazı iyonize etmeye yetecek kadar radyasyonu sağlayabileceğini göstermişti. Dahası, galaksilerden kaçmayı başaran iyonlaştırıcı radyasyon miktarının, galaksilerin kendi bünyesindeki hidrojen miktarına bağlı olduğunu gösteren deliller de mevcut.
Araştırma ekibi de, eldeki veriler ile galaksilerden kaçan iyonlaştırıcı radyasyon miktarını tahmin etmekte kullanılabilecek bir model geliştirdi. Model, bunu galaksilerin yaydığı radyasyonun spektrumunun ne kadar ‘kırmızı’ veya buradaki referans anlamı ile ‘tozlu’ olduğunu ölçerek gerçekleştiriyor.
Alternatif olarak model ile, kaçan iyonize edici radyasyon fraksiyonlarının direk ölçümü üzerinden Big Bang’den iki milyar yıl sonraki iyonlaştırıcı foton üretim oranı belirlenebilecek.
Modelin bu pratik uygulamaları, kozmik ‘karanlık çağlar’daki kaçan radyasyonun tanımlanması ve ölçülmesi için son derece yararlı olabileceğini gösteriyor.
Araştırmada Big Bang’den 400.000 yıl sonra, evrenin kozmik karanlık çağlara girdiği döneme uzanılıyor. Öyle ki, bu dönemde galaksi ve yıldızların henüz oluşacak olduğunu (hidrojen, helyum ve karanlık maddeden) biliyoruz.
Bundan birkaç yüz milyon yıl sonra evren, karanlık maddenin kütleçekim etkisinin hidrojen ve helyum içeriğinden yıldızlar ve galaksiler oluşmasına sebep olduğu “Reiyonizasyon Dönemi”ne girdi. Bu süreçte evrende çok büyük miktarda foton (ultraviyole radyasyon formunda) salınırken, nötr evren kısımlarında elektronlar dolaşmaya başladı ve süreç ‘kozmik reiyonizasyon’ olarak adlandırıldı.
Reiyonizasyon (yeniden iyonlaşma) kavramsal olarak evrendeki hidrojenin iyonize olduğu zamanı nitelemektedir. Astrofizik ve kozmoloji çalışmalarının odak noktası olmaya başlayan bu alanın incelenmesi sayesinde, iyonizasyonun evreni bu fotonlara karşı transparan yaptığını ve kaynaklardan çıkan ışığın kozmos boyunca serbestçe seyahat edebildiğini biliyoruz.
Makale Referans: 1. Naveen A. Reddy, Charles C. Steidel, Max Pettini, Milan Bogosavljević. SPECTROSCOPIC MEASUREMENTS OF THE FAR-ULTRAVIOLET DUST ATTENUATION CURVE ATz∼ 3. The Astrophysical Journal, 2016; 828 (2): 107 DOI: 10.3847/0004-637X/828/2/107
2. Naveen A. Reddy, Charles C. Steidel, Max Pettini, Milan Bogosavljević, Alice E. Shapley. THE CONNECTION BETWEEN REDDENING, GAS COVERING FRACTION, AND THE ESCAPE OF IONIZING RADIATION AT HIGH REDSHIFT. The Astrophysical Journal, 2016; 828 (2): 108 DOI: 10.3847/0004-637X/828/2/108