Antik Bir Romalının Dişinden En Ölümcül Sıtma Genomu Çıkarıldı

Antik Bir Romalının Dişinden En Ölümcül Sıtma Genomu Çıkarıldı

Antik Bir Romalının Dişinden En Ölümcül Sıtma Genomu Çıkarıldı

Araştırmacılar, antik bir Roma iskeletinden sıtmanın en ölümcül türünün mitokondriyal genomunu elde etti. Bilim insanları bulgularının Avrupa’daki sıtma tarihinin izini sürmeye yardımcı olacağına inanıyor.

Sıtmaya neden olan beş plazmodyum türü vardır. Muhtemelen 50.000 ila 60.000 yıl önce Afrika’da ortaya çıkmışlar ve daha sonra dünyaya yayılmışlardır.



Bu nedenle, bu tür suşların izolasyonu bize insanlık tarihi ve eski medeniyetlerin temasları hakkında çok şey söyleyebilir. Eğer bir Romalıya Hint suşu bulaşmışsa, Roma’nın Hindistan ile temaslarının oldukça yoğun olması muhtemeldir.

Eski insan kalıntılarında sıtmaya dair kanıt bulmak zordur ve sıtmaya neden olan parazit Plasmodium’un DNA’sı bu kalıntılarda çok nadiren bulunur.

En ölümcül Plasmodium falciparum türünün antik genom dizisini elde etmek henüz mümkün olmamıştır. Harvard Üniversitesi’nde sıtma genomiği üzerine çalışan Daniel Nifsey “P. falciparum yarım yüzyıl önce Avrupa’da yok edildi ve Avrupa parazitlerinin genetik kanıtları – eski veya yeni – şimdiye kadar zor kaldı. Bu da parazitlerin dünyaya nasıl yayıldığını anlamayı zorlaştırdı” diyor.

Sıtma uzun zamandır insanlarda önde gelen ölüm nedenlerinden biridir. Paleogenomist Carles Laluesa Fox, “Son yüzlerce yılda kinin gibi tedavilerin geliştirilmesiyle, insanların ve sıtmanın aynı zamanda evrimleştiği açık görünüyor” diyor.

“Kinin icat edilmeden önce var olan antik plasmodia genomlarının keşfi, farklı antimalaryal ilaçlara nasıl adapte olduklarına dair bilgi sağlayabilir.”

Antik patojen

widget-interest

Sıtmaya neden olan beş plazmodyum türü vardır. Muhtemelen 50.000 ila 60.000 yıl önce Afrika’da ortaya çıkmışlar ve daha sonra dünyaya yayılmışlardır. Çoğu araştırmacı sıtmanın Avrupa’ya en az 2.000 yıl önce, Roma İmparatorluğu döneminde ulaştığı konusunda hemfikirdir.

Nifsey, Plasmodium falciparum’un “insanlık tarihi ve evrimi üzerinde önemli bir etkisi olduğunu” söylüyor. “Bu nedenle, farklı toplulukların ne kadar zaman önce onunla karşılaştığını ve insan göçü ve ticaret faaliyetlerinin onu nasıl yaydığını bulmak özellikle önemlidir.”

Araştırmacılar, enfekte olmuş insanların antik kalıntılarından elde edilen DNA’dan parazitin kökeni, evrimi ve virülansı hakkında değerli bilgiler elde edebilirler.

Ancak nereye bakılacağını bulmak zordur: bir kişinin plazmodyum ile enfekte olup olmadığı her zaman açık değildir ve DNA’yı geri kazanma yeteneği, ne kadar iyi korunduğuna bağlıdır.

Viyana Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı tarafından yürütülen çalışmada, Velia-186 olarak bilinen ve MS 2. yüzyılda İtalya’da yaşamış bir Romalının kemiklerinden elde edilen P. falciparum’un mitokondriyal genomunun ilk tam dizisi tespit edildi.

Plasmodium falciparum daha önceki bir çalışmada Velia-186’da bulunmuştu. Son ön baskının yazarları, parazitin DNA’sını insan dişlerinden çıkardılar ve mitokondriyal genomun yüzde 99,1’ini kapsayan bir dizi üretmek için birleştirdikleri 5.458 benzersiz genetik bilgi parçasını tanımlayabildiler.

Genetikçiler ayrıca genomu modern örneklerle karşılaştırmak için bir yazılım kullandılar ve Velia-186 dizisinin Hindistan’da bulunan bir grup modern türle yakından ilişkili olduğunu buldular.

Sıtma göç yoluyla nasıl taşınır?

Araştırmacılar, elde ettikleri sonuçların P. falciparum’un yaklaşık 2.000 yıl önce Asya’dan Avrupa’ya yayıldığı hipotezini desteklediğini söylüyor.

Fox, “Hint suşları o dönemde Avrupa’da zaten mevcuttu, bu nedenle küreselleşmenin Yunanlılar tarafından ilk kez tanımlandığı Helenistik dönemde başlama olasılığı çok makul görünüyor” diyor.

Nifsey, çalışmanın sıtmanın malzeme açısından fakir antik genomiğine ilginç bir katkı olduğunu söylüyor. Ancak çok az örnek olduğu için sonuçların dikkatle yorumlanması gerektiğini ekliyor ve mitokondri yerine parazit hücrelerinin nükleer DNA’sına dayanan bir genom dizisinin “eski insan popülasyonları arasında daha karmaşık bir parazit hareketi geçmişine işaret edebileceğini” belirtiyor.

Sıtma insan yaşamı için hâlâ büyük bir tehdit

Fox, eski kemikler, antik tıbbi ekipmanlar ve hatta müzelerdeki sivrisinek örnekleri gibi diğer potansiyel plazmodyum DNA kaynaklarının araştırılmasını öneriyor. “Bu heterojen kaynaklardan elde edilen genetik verilerin bütünleştirilmesi hastalığın daha ayrıntılı bir resmini ortaya koyacaktır” diyor. “Bu patojenin türleri ve yayılımı hakkında geçmişten ne gibi dersler çıkarabileceğimizi görmek ilginç olacak.”

Derleyen: Feyza ÇETİNKOL

Kaynak: Antik Bir Romalının Dişinden En Ölümcül Sıtma Genomu Çıkarıldı

100 Milyon Yıllık Ayak İzleri, Alaska Havasının Bugünkü Miami Gibi Olduğunu Gösterdi

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Çok Okunan Yazılar